2 Ağustos 2011 Salı

Bir Tık İkincisine Gerek Yok

Onu tanıdığımdan beri sıkılgan herifin biriydi. Hayatta inandığı tek kişi , mesafesi kısa ızdırabı uzun dar bir sokak ve bir de eve girdiğinde duvarlarla dertleşmekten başka hiç birşeyi yoktu. Yapamadığımızı yapar o bizim dar sandığımız hayatın içinde hep mutlu olur bakmazdı ötesine. Tanırdık onu iyi çocuktu hoş çocuktu ama saftı biraz.Ne geldiyse başına zaten saflığından geldi hayatta inandığı tek kişi çekip gitti.

İşte o zaman başladı bizim gerzek sandığımız adamın öyküsü.Alırdık yanımıza , derdini döksün diye o hep dağların ardına bakardı , bildiklerini bilmezden gelirdi çünkü ne istediğini o gittikten sonra hiç bilemedi.Bin tane kapı açtı gerzek herif her seferinde de kafamızın etini yedi "Bu sefer olacak abi" diyerek. Biz de ölen ne kadar yer varsa insaniyet nâmına yaşattı , biz de kızamadık ona diyemedik tek bir sefer "Oğlum senin inandığın masallar varya aslında öyle bişey yok. Kırmızı başlıklı kız sindirildi protein oldu , kurbağa prensin çocukları metamorfoz geçirmekte" diye. Bilirdik , hayatı görse de o yine inanmak isteyeceği şeye inanırdı.

Uzun zaman görüşemedik onunla , yolda gördüm bir kere "Nerdesin ulan kerkenez" dediğimde uydurduğu bahanelerin hepsinin o sokakta yürümemek için dışarı çıkmadığını gösterdiğini bildiğim halde sustum. "O" gitmişti ve ona kalanlar sadece dört duvar bir de her yürüyüşünde kafasından neler geçirdiğini bilmediğim o sokaktı. Herkes hayatta bir şeyin ucundan tutarken o acısına sadık kalarak bir şey olamamanın verdiği dayanılmaz hafifliği yaşıyordu.O zaman anladık , bizler gibi bir yalanın ucundan tutup yükselmeyi değil gerçekliğin bütün yönleriyle batarak mutlu olmayı seçmişti o.

Bırakmadık peşini , anlattık ona dedik ki "bak kardeş senin ömrünü yaktığın şey şimdi zevk-i sefa içinde aklını başına al". Ne de güzel bizi dinlermiş gibi yaparken kafasından yine aynı şeyleri kuruyordu saklıdan saklıya.Ee bir yerde sabrın tükeniyor bırakıyorsun kendi haline o adam senin tanıdığın en saf kardeşin olsa bile.

Aradan 2 yıl geçti , sabah telefonda bilinmedik bir numara görünce dedim yine kim bu münasebetsiz. Bizim saftı arayan ; "Abi acil bana gelmen lazım" derken sesinin heyecanının da vardı bir bit yeniği. "Tamam ulan dedim geliyorum evdeysen" dediğimde ömrümde ilk defa bu kadar çok şaşırdım. "Abi adres değişti tarif ediyorum ona göre gel"

Gittim evine can kardeşimin , sevdiğini itiraf etti , yepyeni bir kitabın ilk sayfasını bana okuttu. Gözlerindeki heyecandan çok korkuydu beni yine tasalandıran.

Ben aslında bu yazıyı ne kendim için yazıyorum , ne onun için ne de senin için. Ben bu yazıyı farkındalık için yazıyorum. O akılalmaz aşık , o geçmişine örümcek ağlarıyla bağlı aşık senin için sokağını , en büyük arkadaşı dört duvarını değiştirdi. Eğer şimdi varsa kafanda bir soru işareti durarak yenemezsin , durursan cevap bulamazsın. Geçmişinin kınası akmış bir dünya da varsa yeni bir şans vermeye meyilin varsa eğer yeni bir mâna bulmaya meyilin o kapıyı git çal...

Bir kere zile çal emin ol ikinciyi çalmaya zaman bulamayacaksın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder